KVKK Kapsamında Startup’ların Dikkat Etmesi Gerekenler

Startup Kavramı

Startup kelime anlamı olarak harekete geçme bir işe başlama anlamına gelen; terim olarak da yeni bir faaliyet konusunda işe koyulan ticari işletme olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tanımdaki yeni faaliyet konusu startupları normal kurulan ticari işletmelerden ayıran en önemli özelliktir. Startuplar bu şekilde ortaya çıkan yeni bir fikri oluşturmayı ya da geliştirmeyi merkezine alan işletmeler olması nedeniyle ilk olarak fikirlerini koruma altına almalıdırlar. Bu ilk aşamadan sonra startupların geçeceği birçok aşama ve atılması gereken birçok adım vardır. Bunlara değinmek gerekirse startuplar yeni fikirlerini hukuki anlamda koruma altına almalı sonrasında çeşitli yatırımlar alıp bunlar hakkında yatırım sözleşmeleri vb. güzel bir hukuki zemine oturtmalıdır. Bunların yanısıra startupların şirketleşme adı altında da birçok yapılması gereken iş ve hukuki anlamda birçok sözleşme vb. gibi dikkat edilmesi gereken husus vardır. İşte bu aşamalarda dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca düzenlenmesi gereken belge, doküman, data vb. her şeydir.

6698 Sayılı Kanun Kapsamında Kişisel Verilerin Korunması

Kişisel verilerin korunması demek kişisel verilerin işlenmesini belli bir disiplin altında yapmak ve Anayasa’da öngörülen özel hayatın gizliliği ve temel hak ve özgürlüklerin korunmasının güvence altına alınmasını sağlamaktır. 6698 sayılı kanunumuzda bu disiplin hali belirli bir düzen içine alınmıştır. 6698 sayılı kanunun en önemli amacı da bu bağlamda kişisel verilerin düzensiz bir biçimde toplanmasının ya da işlenmesinin önüne geçmektir. Kanun kapsamındaki kişisel veriler sadece gerçek kişilerin kişisel verileri iken işleyenin gerçek ya da tüzel kişi olması ise kanunun kapsamı açısından herhangi bir farklılık arz etmemektedir. Öte yandan kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik yollarla işlenmesi ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin bir parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işlenmesi de herhangi bir farklılık arz etmemektedir. Aynı zamanda otomatik olmayan yollarla işlenip bir veri kayıt sisteminin parçası olmayan kişisel veriler ise kanun kapsamında değildir. Değinilmesi gereken bir diğer özel nokta ise normal şartlarda kanun kapsamında olmayan tüzel kişilerin verilerinin, bir veya birden fazla gerçek kişinin kimliğinin belirlenmesine neden olması halinde ise ilgili tüzel kişilere ait verilerin işlenmesinin de kanun kapsamına dahil olmasıdır.   

Startup’ların Başlangıç Süreçleri ve KVKK

Startup’ların başlangıç aşamasında ilk yapması gerekenin startup’ı oluşturan fikir, inovasyon vb. ana düşüncenin hukuken koruma altına alınması olduğundan yukarıda bahsettik. Burada bahsedilen hukuki koruma kimi zaman Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bir eser kimi zaman Sınai Mülkiyet haklarından olan patent kimi zaman da faydalı model, marka vb. şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Bunlardan hangisinin tercih edileceği ise Startup’ların hangi konuda bir iş yürüteceği ve buna bağlı olarak yapacakları seçime bağlıdır. Bu seçimin yapılması kimi zaman kritik öneme sahip olabilip fikrin korumasının sağlanmasının ciddi bir şekilde üzerine düşülerek yapılması gerekmektedir. Sonrasında startup’ların şirketleşme süreci gelirken bu şirketleşmenin de ticari işletme mi şahıs şirketi mi sermaye şirketi mi olacaklarına karar vermeleri de yapılacak işin özellikleri ve boyutlarına göre değişim göstermektedir. Öte yandan startup’ların şirketleşme sürecinde ve sonrasında yapacakları sözleşmeler ve dokümanlar da önem arz etmektedir. Bunların başında hissedarlar sözleşmesi, hak sahipliği sözleşmesi, gizlilik sözleşmesi, rekabet yasağına ilişkin düzenlemeler vb. gelirken bir diğer önemli durum ise Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca düzenlenmesi gereken dokümanlardır. Startup’ların veya şirketleşme sürecini tamamladıktan sonra şirketlerin herhangi bir şekilde veri toplarken veya bu verileri işlerken 6698 sayılı kanunun öngördüğü şekilde veriler işlenmeli, kişisel veri güvenliğine ilişkin teknik ve idari tedbirler alınmalı ve diğer uyum düzenlemeleri yapılmalıdır. İlgili uyum ve tedbirlerin yanı sıra VERBİS sistemine kayıt ve bununla birlikte Kişisel Veri Envanteri ile Saklama ve İmha politikasının oluşturulması gerekmektedir. Bu bağlamda bu yükümlülükler aynı zamanda şirketlerin gizlilik politikaları, çerez politikaları ve ayrıca başkaca gizlilik sözleşmelerinin de düzenlenmesini gerektirmektedir.

Startuplar açısından duruma ayrıca bakacak olursak bir özel durum da startup’ların henüz iş görecekleri alanlarının ve buna bağlı olarak hangi kişisel verilere hangi tedbirlerin uygulanacağı, hangi uyum süreçlerinden geçileceğinin çok belirgin bir şekilde ortaya konulmamış olmasıdır. Bu nedenlerle startup’ların uygulayacakları veri politikalarında, uyum süreçlerinde ve gizlilik sözleşmeleri gibi prosedürlerde hukuki bir destek almaları ve buna göre hareket etmeleri önem arz etmektedir. Kişisel verilerin korunması kurulunun KVKK 18. Maddesinde kategorize edilerek belirtilen ihlallere göre belirlediği cezaların 2020 yılı için en yükseğinin 1.800.000 TL’yi bulması da alınması gereken hukuki desteğin ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Startup’ların bu hukuki desteği alırken bir yandan yaptıkları işle bağlantılı olarak potansiyel müşteri çevrelerini belirlemeleri ve buna bağlı olarak da yapılacak işe göre işlenecek kişisel verilerin önceden belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirlemeye bağlı olarak ilgili verilerin nasıl toplanması, nasıl işleneceği ve bu süreçlerin hepsinde KVKK’ya uyumun nasıl sağlanacağı belirli bir çerçeveye oturtulmalıdır.

Startup’ların kişisel verilerin korunmasında izleyeceği yollara da değinmek gerekir. Bu çerçevede şirketler ve daha yolun başında olan startuplar proaktif sorumluluk ilkesine göre hareket etmelidirler. Proaktif sorumluluk ilkesine göre hareket etmek de güçlü altyapılar ve yeterli insan kaynağı oluşturmakla meydana gelecektir. Kişisel verilerin korunmasında uygulanacak yollar ise günümüz teknolojisi ve teknolojiyle hukukun iş birliği ile oldukça çeşitlenmektedir. Klasik yollar olarak hukuki destekle birlikte şirketlerin veya startup’ların verileri korumada uygulanacak yöntemlerin belirlenmesi ve buna uygun sözleşmelerin yapılması gibi yollar günümüzde yine işlerliğini sürdürmektedir. Son zamanlarda ise daha çok bir yapay zekâ yardımıyla ve çeşitli aplikasyonlarla şirketlerin veya startup’ların sahip oldukları verilerinin ortada herhangi bir belirlenme ya da bu tür durumlar olmadan hukuka uygun bir halde işlendiği görülmektedir. Bu gibi durumlar hem KVKK uyum sürecini hızlandırırken hem de ortada bir yapay zekâ olduğu için hataları ya da güvenlik sıkıntılarını en aza indirmektedir.

KVKK Süreçlerinin Startup’lara Kazandırdıkları

Genelde KVKK uyum süreçleri ve bu süreçte yapılması zorunlu gider ve işlemler şirketler ya da startuplar için hep bir zahmet ya da yük olarak gözükürken yazımızın bu bölümünde iyi yönetilecek bir KVKK sürecinin özellikle startup’lara kazandırdıklarından bahsetmek gerekir. Öncelikle iyi yönetilen bir KVKK uyum süreci ve iyi bir veri güvenliği sağlanması her startup için önemli bir itibar sağlanması demektir. Çünkü günümüz şirketlerine ya da startup’larına baktığımızda ortada büyük bir rekabet ortamı vardır ve bu rekabet ortamında her startup KVKK uyum sürecini daha iyi şekilde yöneterek ve iyi bir veri koruması sağlayarak daha fazla müşteri çekmekte, daha fazla güvenilirlikle emin adımlarla sektöre atılmakta ve belki de en önemlisi yatırım alırken yatırımcılar tarafından daha itibarlı gözükerek yatırım şansını daha da artırabilmektedir.  Startuplar için bir diğer kazanç da kendi verilerinin ya da yapılan işe, iş yerine vb. ait verilerin saklanması konusundadır. Günümüzde siber saldırıların arttığı düzey göz önüne alındığında startup’ların girişimcilerinin de bu tehlikeyi hissetmemesi için hiçbir engel yoktur. Nitekim günümüzde henüz fikir aşamasını yeni tamamlamış veya iş planıyla ilgili durumların siber saldırılara maruz kalınarak başkalarının eline geçmesine sıkça rastlamaktayız. Ancak iyi bir KVKK uyum süreci ile bu tehlike de en aza indirilebilir. 

Kişisel verilerin işlenmesinin yanında bu verilerin hukuka uygun şekilde kullanılması da günümüzde şirketler ve startuplar için hayati bir öneme sahip olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde verilerin hukuka uygun şekilde alınarak kullanılması aydınlatma metni, açık rıza, verilerin silinmesi gibi şeffaf yöntemler kullanılarak belli ölçülerde sağlanmaktadır. Bu çeşit yöntemlerin kullanılması kişilerin kendi rızaları ile verilerini paylaşmalarının yanı sıra bu verilerin kullanılıp daha iyi hizmet vermek için önemli geliştirmeler yapılmasında da startuplara birçok katkı sağlayacaktır. Günümüz ticari hayatında verilerin kullanılması şirketlere ve startup’lara müşteri çevreleri ve gelecek planları dahil olmak üzere birçok konuda görüşe sahip olmak ve bunun sonucu olarak da daha iyi hizmet vermeyi sağlayacaktır. Henüz fikirlerini işe dökme ve müşterileriyle yeni tanışma aşamasında olan startuplar için bu verilerin hukuka uygun şekilde kullanılmasının yukarıda saydığımız katkılarının ne denli daha önemli olduğu ve bu verilerden elde edilecek faydayla startup’ların yükselmesinin ve yaptıkları işte daha iyi bir müşteri memnuniyeti sağlamasının daha olası olduğu aşikardır. Saydığımız bu kadar fayda bile göstermektedir ki KVKK uyum süreçleri startuplar için külfet olmak yerine olumlu bir kazanım olarak görülürse bir startup’ın bu süreçten kazanacağı çok şey vardır. Bu kazançlar yukarıda saydığımız gibi yatırım alma sürecinden henüz fikir aşamasında fikrin korunmasına kadar, verilerin hukuka uygun şekilde işlenip yapılacak işle ilgili faydalı dataların elde edilmesinden müşterilerin gözündeki itibarın artmasına kadar neredeyse bütün aşamalarda karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenlerle iyi yönetilecek bir KVKK uyum sürecinin startuplar için çok kazançlı ve faydalı olması sebebiyle bu sürece gereken önemin verilmesi gerekmektedir.

KVKK Kapsamında Uygulanan İdari ve Cezai Yaptırımlar

KVKK kapsamında yapılması gerekenler ve atılması gereken adımlar belirtilmiştir. Sıradaki değinilmesi gereken konu ise bu sürece uymadan işlenen veya korunmayan veriler olduğunda uygulanacak yaptırımlardır. KVKK’nın 10. Maddesinde belirtilen aydınlatma yükümlülüğü, 12. Maddedeki veri güvenliğine karşı yükümlülükler, 15. Maddede belirtilen Kurul kararlarının yerine getirilmesi yükümlülüğü ve 16. Maddede belirtilen Veri Sorumluları Siciline kayıt ve bildirim yükümlülüğü gibi yükümlülüklere uymayanlara Kurul tarafından idari yaptırım uygulanması ve verilecek para cezaları hüküm altına alınmıştır. Startup’ların henüz ekonomik durumdan şirketler kadar rahat bir konumda olmaması ve para cezalarının startup’ların ekonomisine vereceği zarar göz önüne alındığında KVKK uyum süreçlerinin ne kadar daha önemli olduğu tekrardan karşımıza çıkmaktadır. 

İdari para cezalarının yanı sıra bu süreçteki bazı hukuka aykırılıklara cezai yaptırımlar da öngörülmüştür. İlgili hukuka aykırılıklar başlıca kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, verileri hukuka aykırı olarak verme ve ele geçirme suçu ve verileri yok etme suçu olarak karşımıza çıkmaktadır. 

İdari ve cezai yaptırımların bu denli ayrıntılı şekilde düzenlenmesi ve yüksek yaptırımlar içermesi de startup’ların hiç istemeyeceği şekilde sonuçlar doğmasına neden olabilecektir. 

Startuplar İçin İyi Sürdürülen KVKK Uyum Süreci

Yukarıda iyi bir KVKK uyum sürecinin ve veri güvenliğinin sağlanmasının startup’a sağlayacağı katkıları sıralamıştık. Bunun yanı sıra öngörülen idari ve cezai yaptırımlara da değindik. Tüm bu saydıklarımızın da bizlere gösterdiği sonuç iyi bir KVKK uyum sürecinin startup’lara çokça artısı olduğu ve bu nedenle üzerine çok ciddi bir şekilde düşülmesi gerektiğidir. Saydığımız nedenlerin yanı sıra kişisel verilerin her insanın özel hayatına dahil olduğu, özel hayatın gizliliğinin anayasal temel haklardan olduğu, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde kullanılmasının veya korunmamasının insanların bu temel haklarını ihlal ettiğini ve hukuksal vicdan boyutuyla da bakınca çok büyük bir hukuka aykırılık olduğunu unutmamak gerekir. 

Sayılan bunca neden ve günümüz teknolojik gelişmeleri sonucunda kişisel verilerin öneminin her geçen gün daha da artması her alanda olduğu gibi startup’ların da bu alanda ne kadar dikkatlice hareket etmesi gerektiğini önümüze sermektedir. Startup’ların kişisel veri güvenliğini sağlamada iyi bir teknolojik altyapı kurmaları ve IT çalışmaları yapmalarının yanı sıra uyum süreçlerini yönetirken ve izlenecek yolu planlarken de iyi bir hukuki destek almaları son derece önemlidir.

Eren Kurukız

Read More

Oyun Sektörünün Marka Hukuku Kapsamında Süreci

  • Fikri Hak Olarak Kabul Edilebilirlik Açısında Eser Olgusu 

Dijital oyunlar; “oyuncunun elektronik bir sistem veya bilgisayarla kurduğu bağlantı neticesinde oluşan somut durumun, ekran veya benzeri bir görüntü sistemi aracılığı ile gösterilmesi” olarak tanımlanmakla birlikte günümüzde bu durum bilgisayar oyunları veya video oyunları olarak da adlandırılmaktadır. Teknik kişilerin yapacağı çalışma sonunda ortaya çıkacak sonuçların tamamı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (“FSEK”) 2. maddesi kapsamında “eser” olarak değerlendirilebilmektedir.

Bu noktada önemli unsur şudur, programlanan ara yüze konu olan düşünce ve ilkeleri dahil olmak üzere, bir bilgisayar programının herhangi bir ögesine temel oluşturan düşünce ve ilkeler eser sayılmamaktadır. Çünkü aynı fikir çok çeşitli ifade yollarıyla kullanılabilir. Hakeza buradaki unsurlar günümüzde FSEK kapsamında eser niteliğine haiz olan ürünlerin ayırt edicilik unsuru gerektiren hüviyetleri konusunda da bu şekilde incelemeye tabi tutulmaktadır.  Buna dair dijital oyun sektöründe beklenilen durumda ortaya çıkarılan fikrin sektörel anlamda yazılımsal ve yahut donanımsal anlamda yenilik ve ayırt edicilik getirmesi durumudur. Bu sebeple sadece fikir hukukumuzda korunmamaktadır. Korumanın konusu, bu fikrin ifade ediliş biçimi, kullanılan yolu şeklidir.

Bir oyunun içinde birbirinden farklı resimler, çizimler, yazılım kodları, animasyonlar, metinler, videolar ve müzikler bulunabilmektedir. Dijital oyunların korunmaya elverişli birden fazla hakka konu unsuru bünyesinde barındırması sebebiyle Türk hukuku kapsamında hangi hakkın altında hukuki korumadan yararlanacağı konusu uygulamada ortaya çıkmaktadır. Dijital oyunlar özelinde uluslararası hukukta olduğu gibi hukukumuzda da eser sahibinin haklarını korumak amacıyla dijital oyunlardaki hakların parçalara ayrılarak koruma altına alınması gündeme gelmektedir.

  • Eser Olarak Kabul Edilen Fikri Hakkın Sınai Mülkiyet Korumasına Dahil Edilme Süreci 

Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”)’nun düzenlediği marka, patent, tasarım, faydalı model, coğrafi işaretler gibi sınai haklar çerçevesinde; dijital oyun içeriğinde meydana getirilen bir tasarımın, oluşturulan ayırt edici bir logonun, oyun karakterinin şematize edilmiş görüntüsünün, dijital oyunun adının Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılacak tescil başvuruları ile marka, tasarım gibi korumalardan faydalanması mümkündür.

  • a. SMK Kapsamında Marka Hakkı 

Marka hakkından bahsedebilmek için, Bir işaretin bulunması gerekmektedir. Bu işaret kişi adları dahil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her türlü işaret olabilecektir. Bu işaretin marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması gerekmektedir. Bu işaret ayırt edicilik özelliğini taşıması gerekmektedir. Dijital Oyunları açısından değerlendirildiğinde ise Dijital Oyunlarının Marka olarak tescil edildiği durumlarda bilgisayar oyunlarının isimleri, logoları, bilgisayar oyun yapım şirketlerinin isimleri, logoları vb. şekiller oyun sahipleri tarafından marka olarak tescil edilebilmektedir. Dolayısıyla SMK kapsamında marka olarak koruma altında olacaktır.

Bu noktada dijital oyunlarda herhangi bir firmanın elde ettiği marka haklarının tamamını elde etmeye haiz konumdadır. Buradaki uygulama farklılıklarını şu şekilde özetleyebiliriz. Dijital oyunun üretici firması olarak EA GAMES firmasını belirleyelim, üretici firma kendi marka hakkını tescil ettirerek koruma altına almaktadır. Üretici firmanın ürettiği FIFA oyununun her yıl yeni sürümü çıktıkça marka tescilinde bulunabilecektir. Bu noktada mevcut markasını FIFA08 FIFA09 şeklinde renk ve logolarında değişiklik yaparak tescil ettirebilmektedir. Yani sadece dijital oyunların ilk sürümü değil sonraki sürümleri de marka koruması kapsamına alınabilmektedir. 

  • b. Dijital Oyun Markalarında Benzerlik Olgusu 

Dijital oyun markalarının yeni oyun sürümleri gamerlar tarafından oyun firmalarının marka tescili süreçlerinde anlaşılmaktadır. Oyun üreticileri marka koruması açısından sorun yaşamamak için oyunu piyasaya sürmeden gelişme sürecinde marka tescillerini uygulamada yapmaktadırlar. Çünkü sınai mülkiyet üretilen ürünün ticari anlamda kar getirebilmesi için vazgeçilmezlik özelliği taşımaktadır. Bu noktada uygulamada yaşanabilen sorunlar ise marka benzerliklerinden ilgili düzenleyici kurumların verdikleri red kararları ile ortadan kaldırılmaktadır. Örnek vermek gerekirse FIFA08 oyunun ilerde FIFA22 olarak tescil edileceğinin düşünen kötü niyetli kişilerce markaya dair hak sahipliği elde etmek amacıyla tescil işleminin gerçekleştirilmeye çalışıldığını düşünelim. İlgili kurumlarca FIFA08 Markası ile benzerlikten FIFA22 markasının red kararı verilmesi gerekmektedir hatta uygulama da bu yola gidilmektedir. Bu şekilde haksız kullanımların ve kötü niyetli marka tescilinin SMK m.6/5 kapsamında reddi söz konusudur. 

Bir diğer boyut ise FIFA08 markasına sahip olan gerçek hak sahibi marka ise FIFA22 markasının tescil edilmesinde benzerlikten dolayı sorun yaşamamak için markanın kullanıma dair muvafakat verebilmektedir. Uygulamada firmalarda seri marka koruması için kullanılmakta olan bu yol Dijital oyun firmaları açısından da kullanılabilmektedir. Bu sebeple FIFA22 özelinde verdiğimiz örnekle FIFA08 markasına sahip olan üretici firma oyun markasının tescili için muvafakat vererek tescil işleminin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilmesi sağlayabilecektir.  

Av. Mustafa Koçyiğit

Read More

Twitter’daki İçeriklerin Hukuken Kaldırılması

Giriş

Sosyal medya’nın büyümesi ile dünya çapında en popüler sosyal platformlardan biri haline gelen Twitter, kullanıcıların “tweet” olarak adlandırılan içerikleri yayımladığı ve kullanıcıların iletişime geçebilecekleri sosyal ağ hizmetidir. Kullanıcılar içeriklerini kolaylıkla paylaşmasından dolayı pek çok hukuk disiplininde uyuşmazlıklar meydana gelmektedir. 

Sosyal Medya İçeriği Nedir?

Sosyal medya, sosyal ağ içerisinde bulunan bir parçayı oluşturmaktadır. Gazete veya televizyon gibi geleneksel medyanın yerini almaya başlayıp sosyal ağlar için tüzel veya gerçek kişiler tarafından yayınlanan veya başka taraflar ile paylaşılan herhangi bir içerik anlamına gelmektedir. Bu platformlar ile kullanıcıların doğrudan etkileşime geçebilmesi mümkün olmaktadır. 

Hukuka Aykırı Sosyal Medya İçerikleri

Teknolojinin gelişmesi ile sosyal medya içerikleri toplum hayatının büyük bir bölümünü kapsamı altına almıştır. Dolayısıyla bu alana ilişkin hukukun birçok alanında uyuşmazlıklar ile karşı karşıya kalınması kaçınılmaz bir hal almıştır. 

Tüzel kişilerin veya gerçek kişilerin paylaştıkları sosyal medya içerikleri ile doğan hukuki yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu kapsamda gerçekleştirdikleri faaliyetler kişileri ilgilendiren veya toplumun genelini ilgilendiren sorumluluklar şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Zira adi suçlar veya kişi kurum ve kuruluşlara bağlı hak ihlalleri söz konusu olabilmektedir. Ceza hukuku başta olmak üzere; Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku, Fikri Haklara ilişkin alanlarda ihlaller söz konusu olabilmektedir. 

Twitter’daki İçeriklerin Hukuken Kaldırılması ve Erişim Engeli 

Kullanıcıların Twitter’daki içeriklerin kaldırılması sıkça rastlanan bir durumdur. Zira istatistiksel olarak 396,5 milyon aktif kullanıcı bulunmakta ve her gün 500 milyon tweet atılmaktadır. Nicelik olarak bu kadar yoğunluğa sahip bir sosyal medya hesabında uyuşmazlıkların olması da kaçınılmaz olmaktadır. 

Twitter üzerinden herhangi bir suçun işlenmesi, kişilik haklarının ihlali veya özel hayatın gizliliğinin ihlali gibi durumlarda gerek ulusal gerekse uluslararası alanlarda yasal yollar ile çözüm sağlanması mümkün olmaktadır. Ulusal yasal yollar ile Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurularak erişimin engellenmesi ve içeriğin kaldırılması talep edilebileceği gibi; Twitter üzerinden direkt olarak içerik ile ilgili kullanıcıların başvuru yapılabilir. Twitter, bu doğrultuda hak ihlali bildirimlerini inceleyerek kullanıcı şikayetlerini silme veya kaldırma işlemini gerçekleştirmektedir. 

Twitter üzerinden yapılan şikayetlerin incelenmesi çeşitli boyutları vardır. 

  • Güvenlik ve Ele Geçirilmiş Hesaplar 
  • Gizlilik
  • Spam ve Sahte Hesaplar 
  • Hassas İçerik 
  • Taciz

Yasa dışı olan bir içeriğin kaldırılması için yasal yollara başvurmak isteyen kullanıcı, Twitter Kuralları (https://help.twitter.com/tr/rules-and-policies/twitter-rules) çerçevesinde içeriğin kaldırılmasına ilişkin talep https://help.twitter.com/tr/forms adresi ile gönderilebilir. Gönderilen talep hizmet şartları kriterlerine uymaması halinde içeriğin erişim engeli için Twitter’ın kendi sitesinde bulunan https://legalrequests.twitter.com/forms/landing_disclaimerhukuki talep gönderisi gönderilebilmektedir. Bu kapsamda Twitter kullanıcılara değerlendirmeye ilişkin bir geri dönüş sağlanacaktır. İçeriğin erişim engeli doğrultusunda yasal bir engel olmaması halinde durumdan etkilenen kullanıcılara yayında kaldırma talebinin bir nüshası ile Twitter bildirimde bulunur. 

Twitter üzerinden erişim engelleme yasal gerekçeleri ile talepte bulunan veya ulusal yasaların ihlali hâlinde belirli yargılama alanları ile sınırlıdır. Bu nedenle Twitter’ın erişim engellerine ilişkin bir bildirim politikası bulunmaktadır. 

İçerik Silme/Kaldırma ve Erişim Engellenmesi 

5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” kapsamında erişim engellenmesi sosyal medya üzerinden yayımlanan ve hukuka aykırılık teşkil eden her türlü içeriğin (fotoğraf, video, yorum vb.) kaldırılması ve silinmesi, sağlayıcılar ile söz konusu olmaktadır. 

İnternetten içerik kaldırma/silme veya erişim engellenmesi için başlangıç olarak talep dilekçesi gerekmektedir. Ancak bazı kavramlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda artlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda;

  • İçeriğin suç teşkil etmesi: İçeriğin kaldırılması, çıkarılması veya erişim engeli için suç teşkil ettiğine dair yeterli bir şüphe bulunmalıdır. Savcılık tarafından hazırlanan iddianame ile yeterli bir suç şüphesinin bulunması halinde ceza davası açılmaktadır. 5651 sayılı kanun m.8/1’de sayılan suçlar ile erişim engeli kararı verilebilmektedir. Suç işlenmesi ile içeriğin kaldırılması/silinmesi veya erişimin engellenmesi kararında yetkili mahkeme internet sitesinin Türkiye’de bilinen merkez adresindeki Sulh Ceza Hakimliği (5651 sayılı kanun m.9/1) veya Mağdurun yerleşim yerinde bulunan Sulh Ceza Hakimliğidir (5271 sayılı kanun m.12/5). İçeriğin kaldırılması ile ilgili verilen kararlar neticesinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na gereğinin yapılması için kararın bir nüshası gönderilir. 
  • Kişilik haklarının ihlalinin bulunması: Kişilik hakkı, doğumla başlayan, nişinin toplum üzerindeki saygınlığı ve yerini ifade eden, maddi ve manevi menfaatleri üzerindeki haklarıdır.   5651 sayılı kanun m.9/1 hükmü gereğince hukuken kullanıcının kişilik haklarına bir saldırı gerçekleştiğinde “haksız fiil” gerçekleşmiş olacaktır. bu şart altında yapılan her saldırı haksız fiil teşkil etse dahi her haksız fiil suç teşkil etmez. Ancak bir ihlalin suç teşkil etmemesi içeriğin silme/kaldırma veya erişim engellenmesine konu olmayacağı anlamına da gelmemektedir. Bu kapsamda açılacak davada görevli mahkeme Sulh Ceza Hakimliği’dir. Kişilik haklarına ilişkin yetkili mahkeme ise internet sitesinin Türkiye’de bilinen merkez adresindeki Sulh Ceza Hakimliği (5651 sayılı kanun m.9/1) veya Mağdurun yerleşim yerinde bulunan Sulh Ceza Hakimliğidir (5271 sayılı kanun m.12/5). Ancak Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurulmadan içerik sahibine içeriğin kaldırılmasına ilişkin yasal uyarı gönderilmesi de bir seçenek olacaktır. 
  • Özel hayatın gizliğinin ihlaline ilişkin içerikler: Ülkemizde Anayasa ve TCK ile düzenlenen özel hayatın gizliliği kavramı kişilerin korunan hukuki değerleridir. Kişinin bilinmesini istemediği ve kişilerin şahsi alanlarını oluşturmaktadır. Başka bir kişinin bu özel alanlara girmesi veya alenileştirmesi özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla Twitter üzerinden kişinin özel hayatına ilişkin bir içeriğin izinsiz olarak yayınlanması doğrultusunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na başvurularak erişim engellenmesi veya içeriğin kaldırılması/silinmesi istenebilir. (5651 sayılı kanun m.9). İçeriğin kaldırılması/silinmesini veya erişim engeli isteyen kişi, talepte bulunduktan sonra 24 saat içerisinde Sulh Ceza Hakimliği’ne sunulmalıdır. Hâkim ihlalin olup olmadığının değerlendirmesini yaparak 48 saat içerisinde karar verir ve BTK’ya gönderir. Gönderilmediği takdirde erişim engeli tedbiri alınır. 
  • 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nu kapsamında eserlere dair ihlaller: Telif hakkı eser niteliğinde sayılabilen her türlü yapıtla ilgili hakların tümünü içermektedir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser niteliğinde sayılabilen içeriklerin internet üzerinden eser sahibinden izinsiz olarak kullanma ve yayınlama gibi durumlarda, telif hakkı sahibi, içerik sağlayıcısından içeriğin kaldırılması/silinmesi kararının alınması için talepte bulunulabilir. FSEK ek m.4 kapsamında “içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister. İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir. İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Servis sağlayıcılar, bilgi içerik sağlayıcılarının isimlerini gösterir listeyi her ayın ilk iş günü Bakanlığa bildirir. Servis sağlayıcılar ile bilgi içerik sağlayıcıları, Bakanlıkça istendiği takdirde her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür. Bu maddede belirtilen hususların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir”

5846 sayılı kanun kapsamında, bir esere ilişkin telif hakkı ihlali doğrultusunda erişim engeli kararı verilemese dahi, savcılık kararı ile servis sağlayıcısının hizmetinin durdurulması ile ihlaller kaldırılabilir.

  • Unutulma hakkı kapsamında içeriğin çıkarılması ve engellenmesi: Unutulma hakkı, kişinin güncel bir değer taşımayan pozitif bir getirisi olmaması durumunda diğer kişilerce hala erişilebilmesinin önüne geçilmesine ilişkin bir haktır. Unutulma hakkı kapsamında Sulh Ceza Hakimliği’nin bazı kriterleri bulunmaktadır;
  • Yayın içeriği
  • Yayın süresi
  • Yayının güncel olup olmadığı
  • Tarihsel bir veri olarak kabul edilmeme 
  • Kamu yararının bulunup bulunmaması
  • İçeriğin konusu 
  • İçeriğe konu olan kişinin tanınmışlığı
  • İçeriğin değer yargısının bulunup bulunmadığı

Bu kriterler ile kişinin ihlal edilen haklarının değerlendirilmesi yapılmalıdır. 

  • Kamu yararı ve düzenini etkileyen içerikler: Kamu yararı genel halkın ve toplumun refahıdır. 5651 sayılı kanun m.8 gereğince BTK tarafından internet üzerinden içeriğin silinmesi/kaldırılması veya erişim engeli söz konusu olabilmektedir. Ancak talepte bulunma yetkisi ilgili Bakanlıklar’da bulunan bir usuldür. Yani içeriğin kaldırılmasını isteyen kullanıcıların ilgili bakanlığa başvurması ve bakanlığın harekete geçmesi gerekmektedir. Bakanlık talebi ile BTK’nın içeriğin silinmesi/kaldırılması veya erişim engeli kararı 24 saat içerisinde Sulh Ceza Hakimliğine sunulur. Hâkim kararı 48 saat içerisinde açıklığa kavuşturur; kavuşturmaması durumunda karar kendiliğinden kaldırılmış olur. 

Aysim Derinel

Read More
admin Mart 11, 2022 0 Comments

Sözleşme Yaparken Startupların Dikkat Etmesi Gerekenler

Startup Nedir?

Kelimeyi tam anlam olarak karşılayamasa da Startup Girişimcilik olarak tanımlanabilir. Her girişim hareketinde olduğu gibi startuplarda da kazanç garanti edilemez. 

Startupların karmaşık yapısı sonucu hangi şirketlere bu isim verileceği de tam belirlenmesi güç bir sorundur. Çoğu alanda faaliyet gösterebilen girişimlerden yalnız sınırlı alanda sıkışıp kalmayan ve bu fiili küresel alana taşıyan girişimlere startup diyebiliriz.

Peki startuplar iş hayatında hangi sözleşmelerle muhatap olur ve bu sözleşmelerde nelere dikkat etmelidir? İşte bu yazımızda bu soruların cevabını öğreneceğiz. 

Bir startup sözleşmelerle karşılaşmaya ilk olarak kuruluş, şirketleşme sürecinde başlar. Şirketleşme sürecinde startupların sektör, kişi ve sermayesine göre şahıs – sermaye şirketi türlerinden hangisine gireceği ile eyleme geçireceği düşünceleri farklılık gösterecektir. 

Startup ile sözleşme karşılaşması bu şirketleşme süreci içerisinde hal ve koşulun gerekliliklerine göre; Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakkı Devir Sözleşmeleri, Gizlilik Sözleşmeleri, Hisse Sözleşmeleri, Rekabet Yasağı ile ilgili sözleşmeler, İş, İşçi Sözleşmeleri, Kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki gibi sözleşmelerle devam edecektir. 

Bu sözleşmelere taraf olan startuplar nelere dikkat etmelidir?

Öncelikle;

• Startup her şeyi yazı ile düzenlemeli, onaylamalıdeğiştirmelidir.

Startuplar yeni girişim hareketleri olduğu için faaliyet gösterdikleri alanlarda “piyasanın köpek balığı” adı verilen birtakım büyük şirketlerin gölgesinde kalmamak, bu şirketlerle yarış halinde iken hukuken de korunan haklarına sahip çıkmak ve gerek müşteri portföyü ile olsun gerek rakipleri, kendi çalışanlarıyla olsun yapacağı, alacağı her kararını yazıya dökmekte fayda görecektir.

• Sözleşme incelemesini aceleye getirmemelidir.

Şayet kendisinin hazırlamadığı bir sözleşme ise sözleşme maddelerini iyi okuyup analiz etmeli, gerektiğinde hukuki danışmanlık almalı, bu maddelerin kendi girişimine sağlayacağı fayda ve asla atlamadan kendisine getireceği zararı da düşünerek sözleşmenin tarafı olmalıdır. İyi değerlendirme ve bilgilendirme yapılmadan imzalanan sözleşmeler startupları büyütmekten çok zarara uğratabileceği riski yabana atılmamalıdır.

• Sözleşmelerdeki maddelerin esnek olabileceğini unutmamalıdır.

Taraf olunacak sözleşme çeşidine göre değişmekle birlikte bu maddelerin her iki tarafın da yararına şeklinde değiştirilebileceği, ortak noktada buluşmaktan tutun da belli fedakarlıklar ölçüsünde karşı tarafında elbette ki irade beyanının bu yönde olduğunun tespiti ile bir tarafın daha fazla yararına olacak şekilde değiştirilebileceğini atlamamalıdır.

• Çalışanlarla yapılacak sözleşmelerde Türk İş Hukuku Mevzuatına uygunluk sağlanıp sağlanmadığına dikkat edilmelidir.

Çalışanların bu kanun kapsamında işçi mi sayıldığı yoksa Genel Hükümler uyarınca mı korunacağı konusunda hukuki destek almaktan kaçınılmaması gerekmektedir.

• Sözleşmeye konulacak hükümlerin hukuken varlığı kabul edilebilir, kanunun sözleşmenin iptaline yahut işbu hükümlerin yazılmamış sayılmasına karar vereceği türden düzenlemelerin yapılmaması gerekmektedir.

• Sözleşmeye kanunun izin verdiği ölçüde cezai şart, tazminat konulabileceği unutulmamalıdır. 

Kanunumuz Genel Hükümler uyarınca tarafların cezai şart belirleyebilmesine uygunluk sağlar. Buna göre belirlenen cezai şart hâkim nezdinde aşırı değilse uygulanabilir olacaktır. 

• Sözleşmeye Tahkim şartı konulabilir. 

Türk Hukukunda mahkemeler haricinde yargılama yapma yetkisine sahip alternatif bir yol varsa o da Tahkimdir. Tahkim özel hakemler tarafından yargılamanın daha kısa sürede tamamlanmasını sağlamaktadır. Kanun her uyuşmazlık olmamakla birlikte Tahkim yargılaması yapılabilecek bazı hususlarda Tahkim şartının taraflarca uygun görülmesi halinde sözleşmeye eklenebileceğini söylemektedir.

• Sözleşmede ileride belirsizlik doğurabilecek her hususun kâğıda döküldüğünden emin olunulmalıdır. 

Her ticari ilişkide olduğu gibi startupların da güvendiği, yakın bulduğu insanlarla iş hayatında ilişki kurması sırasında birbirlerine güvenden ötürü bazı hususları yazıya dökmenin gerek olmadığı düşünülse de aslında bu adım ileride belirsizlik yaratıp uyuşmazlığa varabilecek bir yolun ilk adımıdır. Bu sebeple taraflar ne kadar birbirine güveniyor olursa olsun tüm sözleşmelerde, hususlar belirsiz bırakılmamalı, yoruma açık olmamalı ve mutlaka alenen yazılmalıdır.

• Son olarak konusu ne olursa olsun bir sözleşme imzalanmadan önce mutlaka bir avukata danışılmalıdır. 

Günümüzde bolca hareketlilik, çeşitlilik gösteren girişimciler arasında özellikle Startupların küresel piyasada “ben buradayım” dedirtecek adımlarını atmadan önce alacağı en ufak önlemler dahi ileride karşısına dağ gibi çıkabilme riski olan bu tehlikeleri şimdiden halletmesi demek olacak ve fakat bu adımlarının da hukuka uygunluğu konusunda emin olabileceği bir destek ile atılması girişim hareketinin başarıya ulaşmasındaki ufak engelleri aşmasına yetecektir.

Stj. Av. Aybüke Nurdan Terkeş

Read More
admin Mart 11, 2022 0 Comments

Oyun Şirketlerinde Yatırım Süreçleri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Oyun yatırımı, küresel olarak büyüyen bir iştir. Teknoloji gün geçtikçe, geliştikçe oyun arttırılmış gerçeklik ve sanal gerçekliğe nüfuz ediyor. Sektör önceki yıllarda büyük kar elde etti ve halen etmeye devam ediyor. Günümüzde oyunlardan, oyun içi reklamcılık, oyna-kazan ve oyna-öde, mal ve çok daha fazlası gibi çeşitli stratejiler kullanılarak para kazanılabilir. Bu nedenle, oyun pazarının seçim için olgunlaştığı ve yatırımcıların bu alana girebileceği ve girmesi gerektiği açıktır.

OYUN NEDİR?

Oyun, bilgisayar, konsollar, cep telefonları vs. diğer ortamlar kullanılarak elektronik oyunlar oynamaktır. Oyun sektörü her geçen gün teknoloji ile gelişmekte, konsol oyunları yerini video oyunlarına bırakmakta hatta günümüzde kripto para oyunları ile birlikte çeşitli yenilikleri de içine almaktadır, bu da beraberinde oyun endüstrisinin değeri nedir sorusunu sormamıza yol açıyor.

Global oyun pazarının 2025’e kadar 256,97 milyar dolara ulaşması bekleniyor.2021 yılında ise oyun sektörü 266 milyon doları ile en çok sayıda yatırım alan sektör oldu.

Oyun şirketlerine yatırım süreçleri her ne kadar herhangi bir şirkete yatırım yapma süreçleri ile aynı gibi olsa da bu konuda en çok dikkat edilmesi gereken şeyler ekip, hitap ettiği pazardır. Oyun endüstrisinde tüm süreçleri anlamak önemlidir. Oyunların müşterilere teslimi, her oyunun dağıtımı, oyunların mülkiyeti veya oyuncularla belirli bir endüstrinin anlaşması. İşte tüm bunlara bakılacak olursa oyun şirketlerine yatırım ön plana çıkacaktır. Peki oyun şirketlerine yatırım süreçleri ve dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

OYUN SEKTÖRÜNÜN POTANSİYELİ – EKİP – GEÇMİŞ

Yatırım yapılacak şirketin geçmiş oyunları önemlidir. Soyut bir şeye yatırım yapmaktansa somut olana yatırım yapmak daha kolaydır bu noktada size ekip yardımcı olacaktır. Ayrıca şirketlerinde yatırımcıları sadece sermaye olarak görmemesi, yatırımcıların sunacağı fırsatlardan yararlanmaları açısından çok önemlidir. Dolayısıyla oyun sektörüne yatırım yapacak yatırımcıların da bu sektörün hızla gelişiyor olmasına kolayca aldanmaması ve tüm süreçleri uzmanından destek alarak gerçekleştirmesi önem arz eder.

ŞİRKETİN ANONİM ŞİRKET OLMASI AVANTAJI

Anonim şirketlerinde hukuki sorumluluk ortakların koyduğu sermaye ile sınırlıdır. Mali olarak da hisse devirlerinde anonim şirketlerde vergi avantajları olmaktadır. Anonim şirketlerde pay senetleri; sermaye şirketlerinin ortaklarına, sermaye paylarını belgelendirmek için verilen kıymetli evraklardır ve bu sayede ortakların payları belli olur. Bu işlemin yapılması beraberinde getirecek hukuki süreçler açısından önem arz eder. Şirket sahibi açısından da şirketteki pay oranının büyük bir çoğunluğunu kaybetmeme veya yapılacak yatırım ile ortak olacak yatırımcının payını belirleme açısından önemlidir. Anonim şirketlerin sermaye artırımı bedelli yapılabileceği gibi bedelsiz de yapılabilir. Bedelli artırımda yeni hisse senetleri karşılığında şirkete yeni sermaye girişi olmaktadır. Bedelsiz sermaye artırımlarında ise şirkete yeni sermaye girişi olmaz.

ŞİRKETE YATIRIM YAPARKEN YATIRIMCILARIN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

Her yatırımcı hisse senedini değerlendirmek için bir araştırma yapmalıdır. Bilançoları, kar-zarar çizelgelerini, endüstri kıyaslamalarını ve güncel haberleri araştırmalıdır. Bir yatırımcı olarak sağlam iş modeli olan şirkete yatırım yapılmalı, ileriki yıllarda nerede olması gerektiğini bilen ve sağlam bir plana sahip şirketler tercih edilmelidir. Her ne kadar oyun şirketleri son yıllarda en çok yatırım alan şirketler olsa da her oyun şirketine yatırım yapılmamalıdır.

PİYASA – REKABET

Piyasa payının oyun şirketlerindeki görünümü ise oyuncuların şirketin hizmetine güvendikleri ve şirketin oyuncu tercihleri konusunda iyi bir anlayışa sahip olduğu anlamına gelir. Rekabet ise günümüzde oyun alanına yapılan yenilikler ve yatırımlardan sonra çok fazla rekabet alanı oluşmuşsa da rakiplerinin ilerisinde fikirlere sahip ve son trendleri takip eden bir şirkette rekabet avantajı olacaktır. Bir şirketin araştırma ve geliştirmeye olan öncelikleri sonucunda hisse senedi fiyatları da artış gösterecektir.

HİSSE SENEDİ

Hisse senedi aldığınızda bir şirkette pay sahibi olursunuz. Bunun dışında yatırım yapabileceğiniz tahvil, yatırım fonu ve BYF’ler de vardır. Şirket tahvilleri şirkete belirli bir zaman dilimi için ve belirli bir faiz oranında ödünç para vermek demektir. Yatırım fonları ise bir grup yatırımcının daha iyi sonuçlar elde etmek amacıyla paraların birleştirerek ortak bir yatırım hedefi amaçlar. Yeni başlayan yatırımcılar için daha az risklidir.

Yatırım söz konusu olduğunda bu yatırımın erken aşama yatırımı olması ve süreçleri veya halihazırda kurulu bir şirkete yatırım olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir girişim fikir aşamasından geldiği son noktaya kadar birçok kez yatırım alabilir bu aşmalar;

Tohum öncesi aşamalar, Tohum yatırımı, A serisi yatırım, B serisi yatırım ve C serisi yatırım olmak üzere 5’e ayrılır:

Tohum öncesi yatırım genellikle bir fikrin oluşum aşamasında yapılan yatırımdır. Tohum yatırımı girişimin topladığı ilk resmi paradır denilebilir. A serisi yatırımlarda amaç şirketin büyümedir. B serisi yatırım şirketin bir sonraki seviyeye taşınmasını sağlar ve C serisi yatırım ise süregelen başarılı şirketlerin yeni ürünleri geliştirilebilmesi başka şirketlerin satın alınması vb. durumları da amaçlar.

Yine her zaman olduğu gibi yatırımcıların yatırım hukuku açısından dikkat etmesi gereken bazı şeyler vardır ki bunları gizlilik anlaşması dediğimiz tarafların birbirleriyle paylaşacakları sırların, know – how’un, yatırıma ilişkin özel bilgilerin üçüncü kişiler ile paylaşılmamasını sağlar. Dikkat edilmesi gereken bir diğer şey ise hukuki mali inceleme raporlarıdır. Hukuki mali inceleme raporlarının bir şirketin veya yatırımcıya yatırım yapma sürecinde şirketin, iş fikrinin ve piyasanın araştırılmasına, şirketin mali tablolarının ve yasal belgelerinin incelenmesinde önem taşır. Yatırım sürecinde birçok farklı sözleşme de imzalanması mümkündür. Bunlardan en yaygın olanlarına hisse devir sözleşmesi ve hissedarlar sözleşmesi örnek verilebilir. Şirket türüne göre hisse devir sözleşmelerinin geçerlilik koşulları ve dikkat edilmesi gerekenler değişecektir bu konuda uzmana danışılmasında yarar vardır. Hissedarlar sözleşmesi ise bir şirketin pay sahipleri veya pay sahibi adayları arasında yapılan iç ilişkilerini veya şirketle olan ilişkilerini düzenlemeyi amaçlayan sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerin yazılı olarak yapılması hak ve yükümlülükler açısından önem arz edecektir.

Tüm bu hususlar göz önüne alındığında oyun şirketlerinin günümüz ve gelecek için vaat dolu olduğunu söyleyebiliriz. Bu şirketlere yatırım yaparken uzmandan destek alarak, hak ve yükümlülükleri öğrenerek, daha sağlıklı yatırımlar yapılabilir.

Merve Zengin

Read More
admin Mart 10, 2022 0 Comments

Fikri Haklar Kapsamında Startupların Dikkat Etmesi Gerekenler

Yeni bir ticari işletmeye başlama yani startup’lar yeniliğe ve gelişime odaklanmaktadırlar. Bu girişimde etkili ve yeni fikirlerin korunması kuşkusuz büyük önem arz etmektedir. Peki startup kurucularının fikirlerini koruması için dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir? Yeni girişimlerin hukuka ihtiyacı var mıdır? Hukuk insanın olduğu her alanda bulunduğu için yeni bir girişime atılırken de hukuka çokça ihtiyaç duyulmaktadır.

Bilindiği üzere tek başına fikrin korunması imkânı hukukumuzda tanınmamıştır. Fikrin somutlaşması, dış dünyada algılanabilir olması gibi belli koşulların sağlanması halinde hukuken korunacaktır. Fikrinizin eser olarak korunmasını sağlama sürecinde iş birliği yaptığınız tarafla gizlilik sözleşmesi yapılması önemlidir. Bu sayede startup’ınıza ilişkin fikirlerin üçüncü kişilerle paylaşılmasının önüne geçmiş olacaksınız. Gizlilik sözleşmesi sürecince fikrinize ait proje tamamlandığında tescil aşamasına geçilmelidir.

Eserin tescille korunabilmesi için objektif ve sübjektif unsurlara sahip olması gerekmektedir. Objektif unsurdan kasıt Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda ‘’numerus clauses’’ yani tahdidi olarak sayılan eser sınıflarının en az birine tabi olmasıdır. Bu sınıflandırmalar şu şekildedir: İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri, işlemeler ve derlemeler şeklindedir. Subjektif unsur ise esasa göre değerlendirilir. Esastan kasıt eserin, sahibinin hususiyetini taşımasıdır. Kısaca özetlemek gerekirse Kanun’da sayılan eser türlerden birine dahil olan ve sahibinin hususiyetini taşıyan ürünler eser korumasından yararlanabilecektir. Bu çerçevede startup’ınıza ilişkin fikirleriniz FSEK korumasına tabi olacaktır.

Startup girişiminin korunması açısından önemli olan bir diğer husus ise şirketleşme aşamasıdır. Bilindiği üzere şirketler şahıs şirketi ve sermaye şirketi olarak iki grupta değerlendirilmektedir. Şirketlerin türlerine göre ortakların yasal ve mali sorumlulukları ile vergi yükümlülükleri farklılık göstermektedir. Bu noktada ortaklığınız açısından size en uygun olan ortaklık yapısının seçilmesi konusunda yasal danışmanınız yardımcı olacaktır.

Şirkete ilişkin bilgilerin üçüncü kişilerle paylaşılmaması adına yapılan gizlilik sözleşmesi gibi ortaklar arasında da rekabet yasağına ilişkin düzenleme yapılması da girişiminizi koruyacak bir korumadır. Rekabet yasağı ortakların, ortaklık süresince faaliyet gösterilen sektörde doğrudan veya dolaylı olarak rekabet etmemeyi gerektirir. Rekabet yasağı düzenlemesi ile ileride doğabilecek hukuki ihtilafların önüne geçilmesi mümkündür.

Startup girişimlerinin aynı zamanda Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile de uyumlu olması gerekmektedir. Şirket tarafından toplanan veriler KVKK kapsamında hukuka uygun bir şekilde kullanılması ve saklanılmalıdır. Bu noktada VERBİS kayıtları ve imha politikası oluştururken yasal danışman ile çalışmanızı tavsiye ederiz. Fikirleriniz bizler için çok kıymetli olduğundan girişiminizin ilk aşamasından son aşamasına kadar titiz bir şekilde planlı, programlı ve özverili olarak alanında uzman kadro ile yasal danışmanlık hizmeti vermekteyiz. Girişiminiz için hızlı ve etkili adımlar atmak istiyorsanız ayrıntılı bilgi için bizimle irtibata geçiniz.

Stj. Av. Yasemin Dilber

Read More
admin Mart 10, 2022 0 Comments

E-Ticaret Mevzuatı Kapsamında Startupların Dikkat Etmesi Gerekenler

Günden güne önemini artıran startuplar gerçekleştirdikleri veya gerçekleştirecek oldukları ticari faaliyetler için birtakım yükümlülükler ve kurallara tabiidirler. Şirketlerin bu yükümlülükleri elektronik ticaretin yaygınlaşması ve gelişmesi ile kanun koyucular tarafından mevzuat çerçevesinde düzenlenmektedir. Startupların hızla gelişebilen şirket özelliğine sahip olabilmeleri açısından faaliyetleri esnasında herhangi bir engelle karşılaşmamaları için hukuki yükümlülükler oldukça önemlidir. Mevzuata uyulmadığı takdirde şirketler birçok yaptırım ile karşı karşıya gelebilirler. Bunun önlenmesi için ilk aşamalardan itibaren gerekli hukuki destek alınmalı ve yol haritası bu çerçevede ilgili kanun, yönetmelik, tebliğ hükümleri ile çizilmelidir. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde hizmet sağlayıcıların bilgi verme yükümlülükleri, siparişe ilişkin yükümlülükleri, ticari elektronik ileti hakkında yükümlülükler gibi konular düzenlenmiştir. Yine aynı kanun çerçevesinde ilgili yükümlülüklere uyulmadığı takdirde gündeme gelecek olan cezai hükümler de yer almaktadır.

Bilgi Verme Yükümlülüğü

Elektronik ortam üzerinde ticari faaliyetlerde bulunacak olan veya bulunan startuplar için Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3. maddesi hükümlerinde bilgi verme yükümlülüğü düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler çerçevesinde hizmet sağlayıcı elektronik iletişim araçları vasıtasıyla bir sözleşme yapmadan önce;

-Alıcıların kolay bir şekilde ulaşabileceği güncel tanıtım bilgilerini,

-Sözleşmenin kurulabilmesi için izlenecek olan teknik adımlara ilişkin bilgileri,

-Sözleşme metninin kurulumunun ardından hizmet sağlayıcının bu metni saklayıp saklamayacağı, sonrasında alıcının bu metne ulaşımının mümkün olup olmadığı ve mümkünse metne erişim için sürenin ne kadar olacağına ilişkin bilgileri,

-Veri girişindeki hataların açık bir biçimde belirlenmesi ve düzeltilmesine ilişkin teknik araçlara ilişkin bilgileri,

-Uygulanacak olan veya uygulanan gizlilik bilgileri ve varsa alternatif çözüm mekanizmalarına ilişkin bilgileri ilgililere sunmak durumundadır.

Bu hususların yanı sıra hizmet sağlayıcı, bir meslek odası mensubu olması durumunda meslekle ilgili davranış kurallarını ve bunlara elektronik ortamda hangi şekillerde ulaşılabileceğini belirtmelidir. Bu saymış olduğumuz düzenlemelerin aksinin kararlaştırılabilmesi için tarafların tüketici olmaması gerekmektedir. Yine bu düzenlemelerin, münhasır e-posta veya benzeri bireysel bir iletişim aracıyla yapılan sözleşmelere uygulanamayacağı kanun hükmünde yer almaktadır. Son olarak düzenlenen sözleşme hükümlerinin ve genel işlem şartlarının alıcı tarafından saklanması için gerekli imkân yine hizmet sağlayıcı tarafından sağlanır.

Hizmet sağlayıcının bilgi verme yükümlülüğü kapsamında Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesine de değinilmesi gerekmektedir. Bu madde hükümlerinde hizmet sağlayıcının bir E-ticaret faaliyetine başlamadan önce kendine ait olan ticaret ortamında eksiksiz olarak bulundurması gereken bilgiler düzenlenmiştir. Bu bilgiler;

-Tebligata elverişli KEP adresi, E-posta adresi, telefon numarası ve olması durumunda işletme adı veya tescilli marka adı,

-Mensubu olduğu meslek odası, eğer varsa üye olunan sektörel kuruluş ile meslekle ilgili davranış kuralları, bu bilgilere elektronik olarak nasıl ulaşılacağına ilişkin bilgiler,

-İlgilinin tacir olması durumunda ticaret unvanı, MERSİS numarası, merkez adresi. İlgilinin esnaf olması durumunda adı soyadı, vergi kimlik numarası ve merkez adresi ayrıca bildirilmelidir.

Aracı hizmet sağlayıcı üzerinden yapılan satışlar için satıcı konumundaki ilgililer kendilerine bu sağlayıcı tarafından tahsis edilen bilgileri eksiksiz olarak bulundurmalıdırlar.

Sipariş

E-ticaret mevzuatında hizmet sağlayıcı için siparişe ilişkin birtakım yükümlülükler düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre hizmet sağlayıcı bir siparişin onaylanması aşamasında ve ödeme bilgilerinin girilmesinden önce sözleşmenin şartlarını alıcının açıkça görmesini sağlama yükümlülüğü altındadır. Bu sözleşme şartlarına alıcı tarafından ödenecek olan toplam bedel de dahildir. Bunun yanı sıra hizmet sağlayıcı alıcı tarafından almış olduğu siparişi gecikmeksizin e-iletişim araçlarıyla teyit etmelidir. Bu yükümlülükler münhasıran e-posta yoluyla veya benzeri bireysel iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmelere uygulanmaz. Son olarak hizmet sağlayıcı hizmet sağlayıcı veri giriş hatalarının belirlenmesi ve düzeltilmesi için uygun ve etkili teknik araçları alıcıya sunmalıdır. Tarafların tüketici olmaması durumunda açıklamış olduğumuz yükümlülüklerin aksi kararlaştırılabilir.

Ticari İletişim

Mesleki ve ticari faaliyetler kapsamında kazanç sağlama amacıyla elektronik ticarete ilişkin yapılan her türlü iletişim ticari iletişimdir. Bu iletişim gerçek veya tüzel kişiler adına yapılabilir. Bu noktada adına iletişim yapılan kişinin açık bir şekilde belirlenebilmesini sağlayan bilgiler sunulmalıdır. Ticari iletişimin tanımından da anlaşıldığı üzere kazanç amacı güden her türlü iletişimi kapsar. Şirketler bu amaç çerçevesinde kişilere promosyon, hediye gibi imkanlar sunmaktadırlar. Ticari iletişim vasıtasıyla sunulan promosyonların ve promosyon amacıyla düzenlenen organizasyonların nitelikleri, faydalanma şartları, katılım şartları açık bir biçimde anlaşılabilir olmalıdır.

Ticari Elektronik İleti

Ticari elektronik ileti kavramı, Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik’te; ‘‘Telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj hizmeti gibi vasıtalar kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli iletileri, … ifade eder.’’ Şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan yola çıkılarak ticari iletişim yollarından birisi olan ticari elektronik iletiler için, elektronik ortamda iletilmelerinin ve iletilerin ticari amaçlarla yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.

Ticari elektronik iletiler, hizmet sağlayıcısı tarafından ürün veya hizmetlerini tanıtmak, pazarlamak, işletmesinin reklamını yapmak gibi amaçlarla alıcıların elektronik iletişim adreslerine gönderilirler. Hizmet sağlayıcı bu iletileri göndermeden önce onay almak zorundadırlar.

Ticari elektronik ileti göndermek için kişiler İleti Yönetim Sistemine kaydolmalıdırlar. Bu sisteme kayıtlı olmayan alıcılara ticari elektronik ileti gönderilemez. Hizmet sağlayıcılar yazılı, her türlü elektronik iletişim aracıyla veya İleti Yönetim Sistemi üzerinden ileti gönderimi için onay alabilirler. İYS üzerinden alınmayan onaylarda herhangi bir uyuşmazlık çıkması durumunda onayın alındığının ispat yükü hizmet sağlayıcıya ait olur. Yine bu sistem üzerinden alınmayan onayların 3 iş günü içerisinde sisteme kaydedilmesi gerekmektedir yoksa geçersiz hale gelecektir.

Ticari elektronik ileti göndermek için her durumda onay gerekmez. Yönetmelik hükümleri ile düzenlenmiş olan onay gerektirmeyen haller kısaca şu şekildedir;

-Alıcının kendisiyle iletişime geçilmesi amacıyla iletişim bilgilerini vermesi halinde,

-Devam eden üyelik, abonelik, ortaklık durumu ile tahsilat, bilgi güncelleme, satın alma, teslimat, borç hatırlatma gibi veya benzeri durumlarda,

-Mevzuatla getirilmiş olan bilgi verme yükümlülüğü durumlarında,

-Tacir veya esnaf olan alıcıların iletişim adreslerine gönderilen iletiler için,

-Sermaye piyasasına ilişkin mevzuat uyarınca aracılık faaliyetinde bulunan şirketler tarafından müşterileri bilgilendirme amacıyla gönderilen iletiler için önceden onay alınması gerekmemektedir.

Ticari elektronik iletiler, alınan onaya uygun olmalıdırlar. İletinin başlık kısmında tacirler MERSİS numarası, ticaret unvanına yer verirken, esnaflar isim soy isim, T.C. kimlik numaralarına yer verirler. Yine iletinin şekline göre hizmet sağlayıcı, alıcıların kendilerini açık bir şekilde tanıyabilmeleri ve gerektiği durumlarda reddetme, şikâyet gibi haklarını kullanabilmeleri için gerekli iletişim bilgilerini sunmalıdırlar. Alıcının gerekçe göstermeksizin ticari elektronik ileti almayı reddetme hakkı mevcuttur. Bu hakkın kullanılmasının ardından bildirimin yapıldığı iletişim kanalına ilişkin onay geçersiz hale gelir. Ticari elektronik iletilerin mevzuata aykırı olmaları durumunda aynı zamanda ilgililere belli usuller çerçevesinde bir şikâyet hakkı da tanınmıştır.

Aracı hizmet sağlayıcı

Başkasına ait iktisadi, ticari faaliyetlerin gerçekleşmesi için elektronik ortam sağlayan gerçek veya tüzel kişiler aracı hizmet sağlayıcı olarak adlandırılır. Aracı hizmet sağlayıcılar, ticari faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde yapılması, ortaya çıkabilecek teknik problemlerin çözümü, ticari elektronik ileti gönderimi hususundaki yönetmelik kapsamında düzenlenmiş olan ödevlere uyum sağlamak gibi yükümlülüklere sahiptirler. Buna karşılık, hizmet sunmuş oldukları elektronik ortam üzerinden faaliyetlerde bulunan sağlayıcıların içeriklerini kontrol etmek, bu kontrol ile içeriklerin hukuka aykırı bir nitelik barındırdığını araştırmakla yükümlü değildirler. Startuplar, e-ticaret mevzuatı kapsamında bahsetmiş olduğumuz yükümlülüklerin dışında kişisel verilerin korunması gibi hususlarda da birtakım yükümlülüklere uymak mecburiyetindedirler. Hızla gelişmekte ve günden güne önemini daha da artıran bu oluşumların hukuki yükümlülüklere uymamaları durumunda ticari hayatları başlamadan bitebilmektedir veya birtakım cezai yaptırımlara tabii tutulabilmektedirler. Bu sebeple bu oluşumların faaliyetlerine başlamadan önce dahi mevzuata hâkim olmalı ve girişimlerini gerçekleştirirken bu mevzuat çerçevesinden çok uzaklaşmamalıdırlar.

Abdullah Talha Çakıroğlu

Read More
admin Mart 3, 2022 0 Comments

Youtuber’lara Stopaj Düzenlemesi

Hayatımızın her alanına yerleşen ve köklü değişikliklere yol açan teknolojik gelişmeler sayesinde dijital ortamlardan para kazanmak mümkün hale gelmiştir. Günümüz dünyasında coğrafi kısıtlamalara yer olmadan gelir elde edebilme, internet kullanan kişi sayısının artması, hızlı bilgiye kolay erişebilme düşüncesi insanları teşvik eden en büyük faktörler olmuştur. Son 30 yıl içerisinde internetin akla gelmeyecek hızda değişimi ile büyük kitlelere ulaşabilmek, insanları cezbetmeye başlamıştır. Girişimciler tarafından bu alana ilgi artmıştır. Ticaret anlayışının farklı boyutlara ulaşmasıyla birlikte yenilikçi yollarla kazanç kavramı dijital ortama aktarılmış ve mal ve hizmetlerin internet aracılığıyla pazarlanması yaygınlaşmıştır. Geleceğin dünya düzeni olarak görülen internet, uluslararası boyutu olan reklamcılık sektörü için çok rağbet gören bir alan olmuştur. Bu nedenlerden dolayı dijital hizmet vergisinin uygulanması gündeme gelmiştir. Sosyal medya mecralarından elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi konusu önem kazanmaya başlamıştır.

We Are Social’ın 2018 raporu incelendiğinde Türkiye’de en çok kullanılan sosyal medya uygulamasının Youtube olduğu görülmüştür. Youtuberlık olarak adlandırılan meslek grubunda, özgün içerikler vasıtasıyla görüntülenme sayısı, tıklanma ve etkileşim istatistiklerine göre kazanç elde edilmektedir. Geniş kitlelere ulaşan video izlenmeleri ile reklam gelirlerinin kazanılmasının yanı sıra video için çeşitli sponsorluk anlaşmaları yoluyla para kazanmak mümkündür. Üreticiler tarafından yüklenen video içeriklerinin internet platformunda izlenme sayısı ve süresiyle orantılı gelirleri, reklam geliri olarak değerlendirilir. 2018 yılından bu yana bu gelirler için vergilendirme konusunda Türkiye’de çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.

Youtube Üzerinden Elde Edilen Gelirler Nasıl Vergilendirilir?

Gelecek hayatımızda daha fazla yer kaplayacak olan sosyal medyaya paralel olarak vergi konusuna da ilgi artmıştır. Vergileme yetkisini elinde bulunduran, kamusal hizmetlerin finansmanını sağlayan devlet var olduğu sürece vergi kavramı da hayatımızın kopmaz bir parçası olarak devam edecektir. Özel bir alan olan vergi yargısına ilişkin öncelikle anayasamızın 73. Maddesine göre maliye politikasının sosyal amacına uygun olarak herkesin, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olması hüküm altına alınmıştır. Türk Vergi Sistemimizde özel durumlar ayrık olmak üzere gelirin vergilendirilmesinde elde edilen kazanç ve iratlar esas alınmıştır. Gerçek kişiler tarafından elde edilen gelirler, gelir vergisine tabi tutulmaktadır. Öncelikle internet üzerinden yürütülen reklamcılık faaliyetlerinin Gelir Vergisi Kanunu kapsamında niteliğinin tespiti önem arz etmektedir. 2019 yılı 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile vergi kesintisi yapılmasına ilişkin düzenleme de getirilmiş olup 2020 yılının mart ayında dolaylı vergi olan Dijital Hizmet Vergisi uygulanmasına başlanmıştır. 01/01/2019 tarihinden itibaren ödeme yapılan kimseler için mükellef olup olmadıklarına bakılmaksızın vergi kesintisi yapılması öngörülmüştür. Ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda Maliye Bakanlığı, internet platformundan gelir elde edenler için bildirim yükümlülüğü getirmiştir. Tartışmalara yol açan tespit konusunda Gelir İdaresi Başkanlığı 16.03.2016 tarihli özelgesinde son noktayı koymuştur. Özelgeye ve mevcut yasal düzenlemelere göre Youtube üzerinden elde edilen şahsi hesaplarından paylaşılan videolardaki gelirler, ticari kazanç çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Kişinin kendi Youtube kanalında yayınlanan reklamlar için ödenen tutarlarda 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına göre vergi kesintisi yapılmamaktadır.  12 Ocak 2022 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 318 seri no’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin 2.maddesine göre; “İnternet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden video içerikleri paylaşan sosyal içerik üreticilerin bu faaliyetlerden elde ettiği kazançlar gelir vergisinden müstesnadır. Bu istisnadan faydalanmak için Türkiye’de kurulu bankalarda bir hesap açmaları ve bu faaliyetlerden kazanılan gelirin bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır.” Bankalar bu kapsamda açılan hesaplara aktarılan hasılat üzerinden aktarım tarihi itibariyle %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve kanunun ilgili maddelerindeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle yükümlüdür. İlgili kişiler tarafından istisnaya ilişkin şartlar taşınmadığın da vergi hukukuna özel olarak eksik tahakkuk etmiş olan vergi için vergi ziyai cezası kesilecek ve gecikme faiziyle tahsil olunacaktır. Gerek tam mükellefler gerekse dar mükellefler açısından aynı istisna geçerlidir. İstisnadan yararlanmak isteyen kişilerin, öncelikle ikametgahlarının bulunduğu yerdeki tarha yetkili vergi dairesine başvurarak tebliğde belirtildiği gibi ‘İstisna Belgesi’ alması gerekmektedir. Öte yandan mükellefin istisna kapsamındaki faaliyeti nedeniyle 193 sayılı kanunun 103.maddesinde yer alan ve 2022 yılı için 880.000 TL’yi aşmayan bu kazancı için stopajla kalınacak ve yıllık gelir beyannamesi verilmeyecektir. Bununla birlikte ilgili faaliyete ilişkin kazanç, KDV’den de müstesna kılınmıştır. Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise; ilgili takvim yılında istisna şartlarını sonradan kaybeden vergi mükellefi için şartın kaybedildiği yılda söz konusu istisnadan yararlanamayacaktır. Yeni düzenlemeyle birlikte son yıllardaki belirsizlikler giderilmiş ve dijital ekonomi içerisinde yenilikçi ve geleceğe yönelik düzenlemeler getirilmiştir.

Yasal mevzuatımızda; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 213 sayılı Vergi Usulü Kanunu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu usule ilişkin özel düzenlemeler içerir. Vergi tekniği bilgisinin yanı sıra özellikle vergi hukuku bilgisine sahip olmak gerekmektedir. Mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerimiz ve haklarımız için bilgi ve birikim sahibi, işin uzmanı olan hukukçulardan destek almamız lehimize sonuç doğuracaktır.

Meryem Nur Çelik

Read More
admin Şubat 22, 2022 0 Comments

Fikri Hukukta Teknolojik Koruma Tedbirleri

Eserlerin korunması gerek ulusal düzenlemeler açısından gerekse uluslararası düzenlemeler açısından eser sahipliğinden kaynaklanan maddi ve manevi hakların korunması için önem teşkil etmektedir. Dijital ortamda eserler korunurken özellikle kamuya iletim hakkı, basım/ çoğaltma hakkı ve yayma hakkına temas edilmektedir. Bu haklar çerçevesinde de hem ulusal hem bölgesel hem de uluslararası tükenme ilkesi göz önünde bulundurulmalıdır. 

Eserin korunması için yalnızca ulusal kanunlarımız açısından değil ayrıca uluslararası andlaşmalar kapsamında da değerlendirme yapılması hak sahipliği açısından ideal korumanın sağlanmasına katkı sağlayacaktır. 

İlk olarak ülkemiz kanunlarında yer alan düzenlemelerden olan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki ek madde 4 koruma tedbirleri açısından önem teşkil eden bir hükümdür. FSEK Ek m.4/1’ de eserini topluma sunan eser sahibinin belirlediği şartlar dışında eser hakkında bilgilerin, sayıların veya kodların değiştirilememesi ve ortadan kaldırılamaması düzenlenmiştir. Bu fıkrada yasaklanan eylemler eserin veya nüshalarının dağıtılması, dağıtılmak üzere ithal edilmesi, yayınlanması veya topluma iletilmesidir. Bu eylemlerin yasaklı olduğu hal eser hakkında bilgi, sayı veya kod içeren ve bunları yetkisiz bir şekilde değiştiren veya ortadan kaldıran nitelikte bir eser veya eser nüshası olması gerekmektedir.  Bununla birlikte 21.12.20221 tarihinde teknolojik koruma tedbirlerinin dolanılmasına ilişkin madde olan FSEK m.72 değiştirilmiştir. Yapılan bu değişiklikle yalnızca bilgisayar programları açısından öngörülen tedbirler FSEK’te yer alan tüm eserler açısından uygulanabilir hale gelmiştir. Söz konusu değişiklik eser sahibini ve onun haklarını korumak açısından atılmış güzel bir adımdır. 

İkincil olarak ise WIPO çatısı altında yapılan andlaşmalar olan WCT ve WPPT andlaşmaları teknolojik koruma tedbirleri için mahiyeti yüksek andlaşmalardır. Teknolojideki gelişmeyle birlikte eser üzerindeki hakların ihlali kolaylaşmış ve bu haklar üzerinde korumanın sağlanması için mevcut hukuki temel yeterli görülmemiştir. Bu sebeple WIPO’ nun girişimiyle WCT ve WPPT andlaşmaları düzenlenmiştir. Türkiye de 5646 ve 5647 sayılı Kanunlarla 02/05/2007 tarihinde bu iki andlaşmayı kabul etmiştir. Bu iki andlaşma ‘’ikiz sözleşmeler11’’ olarak anılmaktadır. İkiz sözleşmelerden kasıt birbirlerine paralel ve muadil hükümler içermesidir.

Erişimin ve kopyalamanın engellenmesi teknolojik olarak alınabilecek koruma tedbirleridir. Erişimin engellenmesi açısından 5651 Sayılı Kanun’un önemli bir yasal düzenlemedir ve erişimin engellenebilmesi için gerekli usul ve esasların düzenlenmiştir. Erişimin engellenmesinde IP adresi üzerinden erişimin engellenmesi, alan adı üzerinden erişimin engellenmesi ve proxy server yani vekil sunucu kullanarak erişimin engellenmesi yolları kullanılmaktadır. Kopyalamanın veya çoğaltmanın engellenmesi ile eser sahibinin çoğaltma ve yayma hakkının ihlalinin engellenmesi amaçlanmıştır. 

Ayrıca belirtmek isterim ki, eser niteliği taşıyan veri tabanlarında bulunması gereken unsurlar ve eğer ki veri tabanı orijinallik unsurunu içermiyorsa nasıl korunacağına ilişkin hukuki destek almak hak sahipliğinizi korumak için sizlere tavsiyemizdir. 

Son olarak da teknolojik korumanın yazılım boyutu üzerinde yani Digital Right Management üzerinde duracak olursam eğer bu çerçevede kimliklendirme ve doğrulama, meta-data ve şifreleme yöntemleri ile korunma amaçlanmıştır. 

Stj. Av. Yasemin Dilber

Read More
admin Şubat 11, 2022 0 Comments

Şirketlerin İtibarlarının Korunmasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Sokrates’in “İtibar ateş gibidir; bir kez yanınca söndürmeden sürdürebilirsin ama söndürürsen hemen akabinde yakamazsın” sözü itibarı çok güzel açıklamaktadır. İtibarı kazandıktan sonra ömür boyu yukarıda tutabilirsiniz, fakat bir kere zedeledikten sonra tekrar yüceltmesi uzun zaman alacaktır.

İtibar, Türk Dil Kurumu tarafından saygınlık, birine karşı saygı göstermek olarak tanımlanmıştır. Kişilerin birbirlerine karşı olan düşünce ve görüşlerini kapsamaktadır.

Şirketler hukuku kapsamında ise itibari bir şirketin büyüklüğü ve kalitesinin ölçütü olarak nitelendirile bilinir. Rakip şirketlere karşı duruş ve toplum içerisinde olan saygınlığı gösterir ve kurumsal itibar olarak geçmektedir. Daima her şirket için önemli olan nokta itibarın nasıl yükseltilmesi ve bu yüksek konumda tutulmasıdır.

Bu kapsamda bir şirketin itibar yönetimi şirketin iç ilişkilerinde başlar ve dış ilişkilerine doğru devam eder. Şirketin nasıl temsil edildiği büyük önem taşır. Bu kapsamda “’ben’ değil ‘biz’ “, düşüncesi ile başlar itibar yönetimi. Her şey güven bazlıdır. Güven olduğu yerde hiçbir zaman huzursuzluk oluşmaz.

“The State of Corporate Reputation in 2020: Everything Matters Now/ Kurumsal İtibarın 2020’deki Durumu: Artık Her Şeyin Önemi Var” araştırmasına göre şirketlerin itibarının yüksekliği piyasa değerini önemli derecede etkilemektedir. Bir şirketin saygınlığı, güvenirliği ve duruşu ne kadar yüksek ise, toplumdaki itibarı da o kadar yüksektir.

Bunun için en önemli ve dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır;

  • Kurumsal Kimlik

Burada söz konusu sadece isim, logo ve sembol değildir. Kurumsal kimliğin kapsamına yöneticiler ve çalışanlar da girmektedir. Kurumun kendi kimliğini iyi ifade etmesi ve tanımlaması bu hedeflere varmasını sağlayacaktır, fakat asıl önemli olan farklı bir faktör ise kişiler tarafından da aynı zamanda şirketin itibarının benimsenmesidir. Kendileri her davranışları ile şirketi temsil etmektedirler ve her bir yanlış hareketleri şirketin itibarını olumsuz yönde etkileyecektir. Çalışanların kalitesi burada belli olacaktır. Dikkat edilmesi gereken bir farklı nokta ise şirket içindeki memnuniyettir. Sadece üçüncü kişilere karşı değil, aynı zamanda çalışanların da sorunları ve olumsuz düşünceleri dikkate alınmalı ve onarılmalıdır. Mutlu çalışan, mutlu müşteri sözü burada çok isabetlidir.

Kısaca toparlayacak olursak birkaç kelimede bir kurumun kimliğinde en temel unsurları şunlardır; felsefe, davranış, tasarım ve iletişimdir.

  • Web Sitesi/ Sosyal Medya Yönetimi

Sosyal medya üzeri aktif çalışıp paylaşımlarda bulunmalıdır, fakat aynı zamanda kişiler ile irtibata da geçilmelidir. Sadece pasif paylaşım yaparak ilerlemek mümkün değildir. Mesaj ve E-Postalara hızlı dönüş, problemlere çözümlü yaklaşımlarda bulunmak ve daima olumlu ve güler yüzlü olmak aynı zamanda büyük önem taşımaktadır.

Telefon görüşmelerinde, toplantılarda diksiyon, konuşma tarzı, kibarlık ve profesyonellik önem taşımaktadır. Şirket dışı yapılan görüşmelerde hal ve davranış, dış görünüş gibi ufak faktörler de önem taşımaktadır.

  • Sektörde Bilinmek ve Saygı görmek

Robert Bosch bir sözünde “insanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim”, demiştir. Bu anlamda itibar sosyal ve ekonomik yönlerde büyük bir etkendir.

Sosyal sorumluluk projelerinde yer alına bilinir. Aynı zamanda çeşitli vakıflara veya kuruluşlara bağış veya yardımda, destekte buluna bilinir. Toplulukta ismin geçmesi ve sponsorluklar büyük önem ve yarar taşımaktadır. Rakiplere karşı davranış ve duruş, çevresi ile iletişime geçme yöntemleri ve etik değerler ile şekil almaktadır. Çalıştığı sektörde öncü olmak için, en iyi itibara sahip olmak için çok yönlü, olumlu çalışmalar ve saygınlık kazanılmalıdır. Aynı zamanda her zaman güncel durumlardan haberdar olma ve ülkemiz çapında kültürel ve etik değerlere her zaman dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde bir toplumda yaşayan her birey için, kendi duruşunuza uymaması durumunda da saygı çerçevesinde her türlü ayrıntılara dikkat edilmelidir. Kurum Kültürü diye adlandırdığımız durum budur, güçlü bir kültüre sahip olan kurum, çalışanları ile birlikte de her zaman öncü bir duruşa sahiptir.

  • Marka Yönetimi

Marka değeri kurumsal itibar olarak görülebilir. Tam olarak bir şirketin yazılı değeri ile piyasadaki değerinin arasında kalan bir kısımdır. Bu değer varlık olarak görülebilir. İyi bir marka itibarı finansal durumları daha da yukarı çekecektir. Hem maddi güç hem itibari güç bir şirketi yüceltecektir. Sadece maddi güçte olan şirketler en küçük finansal sorunda büyük zararlar elde edileceklerdir. Aksine itibarı yüksek olan markalar ise daha iyi yönetebileceklerdir. Şirketin ismi markasıdır. Bu kapsamda isim, logo ve slogan çok önemlidir. Hepsi birbirlerine bağlı olup şirketi çağrıştırmalıdır. Duyulunca akla gelen şirket olması gereklidir. Şirket itibar kazandıkça marka değeri artacaktır, akabinde ise şirket değeri de artacaktır.

  • Risk Planlaması – Zorlu durumlardan hasarsız çıkabilmek

Ne zaman ne olacağı belli olamayacağı için bir risk planlamasının yapılması önemlidir. Her zaman bir B Planın bulunması ve her çalışanın bunu bilmesi şarttır. Bu planlamaları yaparken aynı zamanda finansal açıklar ve gerekli bütçe de ayrılmalıdır. Her zaman beklenmedik bir durum için kenarda bir birikimin harcama kapasitenin bulunması gereklidir. Bu şekilde planlı ve organize bir şekilde ilerlenecektir ve her zorluktan en az hasar oranında çıkılacaktır. Planlı bir projede paniğe yer olmaz ve hata da oluşmaz.

  • Şeffaflık

Topluma karşı şeffaf olunmalıdır. Bir yanlış ortada ise bunu gizlemeye değil, açık bir şekilde çözümlenmeye çalışıldığı gösterilmelidir. Aynı zamanda yanlış anlaşılabilecek faaliyet ve deyimlerden uyak durulmalıdır. Bir hata ortada ise de şeffaf olunup özür dilenmelidir.

  • Ürün ve Hizmetlerin Sürekli olarak Geliştirilmesi

Bir noktası ise negatif geribildirimlerin takip ve uzlaşıcı bir biçimde çözümlenmesidir. Tehlikeli durumlar fırsata çevrilmelidir, her daim üçüncü kişilere karşı olumsuz bir izlenim bırakılmamalıdır.

  • Algı

İnsanların algıları bir konu hakkında karar vermelerinde büyük önem taşımaktadır. Algılar, izlenimler ve hisler itibara önemli bir değer katmaktadır. Yaşanan bu duygu ve durumlar ise itibarımızda ve günlük hayatımızda büyük bir etkendir. Sordurduğumuzda farklı kişilerin görüşlerine güvenerek hareket etmekteyiz. Aynı zamanda o kişilerin olumsuz düşüncelerini üzerimizde çekerek, deneyim etmeden aynı fikre sahip olabilmekteyiz. Bu yüzden toplum içerisinde şirket itibarının üst düzeyde tutulması ve kişilerin bunu olumlu bir şekilde algılayıp anımsamamaları büyük önem taşımaktadır.

Her olumsuzluğun üstesinden kolay gelebilmenin en büyük etkeni ise yüksek bir itibar oranının bulunmasıdır. Tek etken bu değildir tabii ki de fakat her kişi ve kurum kendi görevini düzgün ve gerekli özeni göstererek yapar ise, bir şirketin itibarında kolay bir şekilde herhangi bir zedelenme veya kayıp ortaya çıkmayacaktır.

Bunu sağlayan şey ise güçlü bir altyapının olması olacaktır. Kısaca toparlayacak olursak, güçlü olan yönlerin daha da güçlendirilmesi, zayıf yönlerin ise üzerinde çalışıp olumlu bir şekilde ortaya konulması gereklidir. 

Yeliz Toprak

Read More
admin Şubat 4, 2022 0 Comments