Yatırım Fonlarına Sunulan Teşvikler
Yatırım Fonlarına Sunulan Teşvikler
Furkan Şimşek
Yatırım kavramı hem genel anlamda hem de ekonomik terim olarak farklı anlamlar barındıran bir kavramdır. Ana kullanım alanı ekonomi olmasına rağmen farklı anlamlarda da kullanılmaktadır. Devletler ekonomik hayatı düzene sokmak ya da daha üst seviyelere taşıma amacıyla çeşitli müdahale politikaları geliştirmiştir. Bu müdahaleler bazen yasaklamalar, kanunlarla kısıtlamalar, bazen de doğrudan ve dolaylı olarak teşvikler şeklinde olmaktadır. Devletler teşvikleri de tıpkı vergiler gibi bir iktisat politikası ve sosyal politika aracı olarak ele almıştır. Bir ülkede vergiler varsa teşvikler de olmalıdır. Yatırım kavramı hem genel anlamda hem de ekonomik terim olarak farklı anlamlar barındıran bir kavramdır. Ana kullanım alanı ekonomi olmasına rağmen farklı anlamlarda da kullanılmaktadır. Devletler ekonomik hayatı düzene sokmak ya da daha üst seviyelere taşıma amacıyla çeşitli müdahale politikaları geliştirmiştir. Bu müdahaleler bazen yasaklamalar, kanunlarla kısıtlamalar, bazen de doğrudan ve dolaylı olarak teşvikler şeklinde olmaktadır. Devletler teşvikleri de tıpkı vergiler gibi bir iktisat politikası ve sosyal politika aracı olarak ele almıştır. Bir ülkede vergiler varsa teşvikler de olmalıdır.
Sözlük anlamı olarak isteklendirme, özendirme olan teşvik, bir olayın gerçekleşebilmesi amacıyla onu özendirme olarak tanımını yapabiliriz. İktisadi bakış açısı ile tanım yaparsak, nakdi ve gayri nakdi destekler olarak tanımlayabiliriz. En genel anlamıyla ülkenin sağlıklı bir ekonomik gelişim düzeyini yakalayabilmesi amacıyla yatırımlara sağlanan desteklerin tümü olarak tanımlamak mümkündür.
Ekonomik olarak müdahale gerekliliği duyulan, bir sektöre, bir bölgeye dönük olarak aksaklığın giderilmesi için uygulanabildiği gibi ileriye dönük ihtiyaç doğabilecek sektörlerin gelişimi ya da bir üretim kolunda devlet kazancını artırma amacıyla uygulanırlar. Veriliş amacına göre teşvikler; genel teşvikler, bölgesel teşvikler ve sektörel teşvikler olmak üzere üçe ayrılır. Genel teşvikler; bölge ve sektör ayrımı gözetilmeksizin tüm ekonomik alanlara dönük olarak uygulanan teşviklerdir.
Teşvik politikası ekonomideki kaynak dağılımını bozduğu, toplumun bir kesimi aleyhinde avantaja neden olduğu en çok tartışma konusu olan konuların başında gelmektedir. Bu durumun ekonomik adaletsizliğe neden olduğu belirtilmektedir. Teşvik politikalarının teşviklerden faydalanan kesimlerin haksız bir servet edinmelerine neden olmakta, daha az enerji ve emeğe rağmen daha fazla ekonomik kar elde etmeye neden olmakta, bu durum haksız zenginliğe yol açmaktadır. Genel olarak teşvik programlarına getirilen eleştiri ekonominin doğal akışını bozduğu, rekabet ortamına zarar verdiği, haksız zenginleşmeye neden olduğu yönündedir. Dünyada hemen hemen bütün ülkeler yatırım kapasitelerini artırmak amacıyla devlet desteklerine başvurmuşlardır. Ülkeler teşvik sistemlerini oluştururken genellikle yerli ve yabancı yatırımcı ayrımı gözetmeden düzenlemeler yapmaktadırlar.
Hatta bazı ülkeler özellikle yabancı sermayeli yatırımları teşvik etmek suretiyle ülkeye sermaye girişi sağlamaya dönük düzenlemeler yapmışlardır. Teşvik sistemi oluştururken genel olarak; bölgesel gelişmişlik farkının azaltılması, yüksek teknolojik ve AR-GE kapasitesini artırarak küresel rekabet ortamında ülkedeki firmaların rekabet gücünü artırmak, yabancı sermaye çekmek, ihracat oranlarını artırmak ve mevcut üretim araçlarının yenilenmesini sağlama amaçları göz önünde bulundurularak teşvik sistemi oluşturulmaktadır. Yatırım teşvikleri ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde ağırlıklı olarak bölgesel teşvikler, büyük ölçekli yatırımlara yönelik teşvikler, stratejik yatırımların teşvikleri ve genel amaçlı teşvikler olarak uygulama alanı bulmaktadır.
Bu çalışmada bölgesel kalkınma amaçlı kamu politikalarının temel aracı olarak kullanılmakta olan yatırım teşviklerine kavramsal ve kapsam açısından bir değerlendirme yapılması amaçlanmıştır. Bu amaçla öncelikle yatırım kavramı ve kapsamı ele alınmış daha sonra teşvik kavramı alt unsurlarıyla birlikte ele alınmıştır. Yatırım teşviklerinin kavram ve kapsam boyutuyla ele alınması yapılarak konu ile ilgili araştırmacılara kaynak sağlanması hedeflenmiştir.
Türkiye’de Cumhuriyet kurulmadan hemen önce yapılan teşvik sistemi çalışmaları ilk olma özelliği taşımaktadır. 20. yüzyıl başlarında yaşanan savaşlar ve bozulan ekonomik yapılar yatırım teşvik sistemine de farklı bir anlam yüklemiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti birlikte ekonomik faaliyetler artış göstermiş ve iktisadi çalışmalar artmıştır. 1950’li yıllarda tesis edilen yeni kurum, kuruluş ve yatırımlar ekonomik ve sosyal alanda refah seviyesine katkıda bulunmuştur. 1960 sonrası dönemde kalkınma planları hazırlanmış ve ekonomik kalkınma öne çıkarılmak istenmiştir. 1980 sonrası ise Turgut Özal’ın önderliğinde ekonomide büyük dönüşüm yaşanmış ve liberal politikalar ile piyasaya yeni yatırımcılar girebilmiştir. 2000 sonrası görünüm diğerlerinden oldukça farklı olmuştur. Dünyada hızla yayılan ve Türkiye’yi de etkisine alan yeni liberal politikalar kaçınılmaz olmuştur. Küreselleşmenin etkisiyle yerli ve yabancı yatırımcılar hızlı kararlar alarak, doğası gereği en düşük maliyetle en fazla karın peşinde olmuşlardır. Bu yıllarda özellikle 2001 krizini yaşayan ve ekonomisi dibe vuran Türkiye, krizden kurtulmak için siyasette yeni bir arayışa gitmiştir. 2002 yılında gelen iktidarla birlikte ekonomik süreçler ivme kazanmıştır. Teşvik sistemine bu dönemde özel önem verildiğini belirtmek gerekmektedir. Dünyadaki örnekleri gibi bir girişimci tabaka veya yerli sermaye oluşmadığı için Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ekonomik politikaların temelinde yerli sermaye oluşturma girişimlerinin olduğunu söylenebilir.
Bu milli sermayeyi oluşturacak yöntemlerden biri kamunun iştirak ettiği kuruluşlardır. Bu kuruluşlar daha çok piyasada denge unsuru olarak görev yapmışlardır. Teşvikler ile yatırımcılar desteklenerek milli ve yerli bir sermaye oluşumu beklenmektedir. Bu sürecin sonunda ise ekonomide gelişme ve büyümeler izlenmektedir. Türkiye’de yatırımların teşviki ve teşvik uygulamaları tarihsel süreçte siyasal, ekonomik ve sosyal kırılma dönemlerinden etkilenmiştir. İktidarların ekonomiye olan bakış açılarına göre şekil değiştirmiş ve bu anlamda iktidarların en etkili propaganda araçlarından birine dönüşmüştür. Türkiye’de yatırım teşvikler Osmanlı’dan bugüne kadar kullanılan bir ekonomik destek programıdır. Osmanlı’dan günümüze kadar ilk uygulandığı günden itibaren teşvikler ekonomide anahtar rollerden biri olmuştur. Yerli ve yabancı yatırımcıların girişimde bulunması, stratejik konularda üretimin teşvik edilmesi gibi politikaların hayata geçirilme süreci burada etkili olmuştur. Yatırımların ve buna bağlı istihdamın artması, yeni iş ve yatırım alanlarının oluşması, ülke genelinde ekonomik büyüme, bölgeler arası farklılıkları azaltması gibi sonuçları olan teşvik programı uzun yıllardır farklı şekil ve esaslara göre uygulanmaktadır.